Konu geniş. Devam ediyoruz.
8- Kendisine hem Peygamberlik ve hem de saltanat verilen Süleyman (as)`dan bahsetmeden olmaz. Yine ayetlerle devam edelim:
"Süleyman Davud`a varis oldu ve dedi ki: `Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur." (Neml/27, ayet:16)
"Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgarı da Süleyman`a (emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık." (Sebe /34, ayet:12)
"Bunun üzerine biz de istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik." (Sad/38, ayet: 36,37,38)
"Süleyman`ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı" Karıncalarla olan diyaloğuna giremiyoruz. (Neml /27, ayet:17,18,19)
Bugün nasıl (yaya) bir aylık mesafeye uçakla bir saatte gidebiliyorsak, Süleyman (as) da rüzgarla uçak gibi istediği yerden kalkıp istediği yere inebiliyordu. Her şey emrinde idi. Böyle büyük bir saltanatı vardı. İşte onun için " Dünya Sultan Süleyman`a da kalmadı." denir.
9- Yunus (as), bindiği bir gemiden denize atılmış ve bir balık tarafından yutulmuştu. Ama o balığın karnında bile Rabbini tesbih etmişti. Bunun üzerine yüce Allah (cc) onu kurtarmıştı (Enbiya /21, ayet:87-88)
Yunus (as) bağlığın karnında şöyle dua ediyordu: "Lailahe illa ente sübhaneke inni küntü minez-zalimin." Senden başka İlah yoktur. Sen münezzehsin. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum. (Enbiya /21, ayet:87)
"Eğer (Yunus bağlığın karnında bile) tesbih edenlerden olmasaydı, öldükten sonra dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı." (Saffat /37, ayet:143-144)
İşte böyle yüce Allah (cc) kurtaracağını denizde ve bağlığın karnında bile kurtarır...
Sevgili Peygamberimizin devrinden bir kaç örnek verelim:
10- 571 yılında Habeşistan Krallığının Yemen Valisi Ebrehe fillerle Ka`be`yı yıkmaya gelmişti. Ancak filler bile her türlü çabaya rağmen diz çöküp kaldılar ve Ka`be tarafına yürümediler. Kabe`nin sahibi gök yüzünden sürü sürü kuşlar göndererek sicilli, işaretlenmiş taşlarla Ebrehe ve ordusunu helak etti. (Fil süresi /105, ayet:1-5)
Bu çok ibretli bir hadisedir. Onun için bu yıla "Fil Yılı" dendi ve Peygamberimiz de bu olaydan 52 gün sonra dünyayı şereflendirdi.
11- O`nun İsra ve Mirac mucizesi, ki Kur`an-i Kerim`de anlatılır. (İsra /17, ayet:1; Necm /53, ayet:1-18)
İsra ve Mirac, Peygamberimizin gecenin az bir kısmında Burak`la ( bir çeşit binek) Mescid-i Haram`dan Mescid-i Aksa`ya; oradan refrefle (bir nevi asansör gibi) yedi kat göklere ve daha yüksek makamlara yükselip-görüşüp geri dönmesidir. Her safhası mucizelerle doludur.
12- Onun hicreti de mucizelerle doludur. Önce müşrikler O`nu öldürmeye karar verdiler. Bunun üzerine hicret yolculuğu başladı. Peygamberimiz Hz.Ali (kv) ye evinde kalıp yatağında yatmasını ve kendisine teslim edilen emanetleri sahiplerine vermesini söyledi ve o da hiç tereddüt etmeden kabul ett. Hava kararınca evin etrafı sarılmıştı.
Peygamberimiz bir avuç toprağı alıp evin etrafını saran müşriklerin üzerine savurdu ve aralarından geçti, onu göremediler. O esnada Yasin süresindeki: "önlerine ve arkalarına birer set çektik, gözlerini perdelediğimiz için artık göremezler." (Yasin /36, ayet:9) ayeti kerimesini okudu.
Çünkü herkes savrulan topraktan isabet almış ve olduğu yerde uyuya kalmıştı.
Oradan Hz. Ebubekir Sıddık (ra)`in evine gitti ve beraber Sevr Mağarası`nda gizlendiler. Üç gün burada kaldılar.
Onun evinde kendisini değil de Hz. Ali (kv)`yi bulan müşrikler, büyük bir şaşkınlık içinde peşine düştüler. O`nu yakalayana 100 deve ödül vadettiler. İzlerini takip ederek mağaranın önüne kadar gittiler. İçlerinden birisi "içeri bir bakalım." dedi. Ama mağaranın girişinde örümcekler öyle bir ağ germiş ve güvercinler öyle yumurtlamışlardı ki yıllardan beri içeri kimsenin girmediğini zannederek geri döndüler.
İçerdekiler, sesleri duyuyordu ve mağara arkadaşı Ebu Bekir Sıddık (ra) Peygamberimize zarar verirler diye üzülüyordu. Kur`ani Kerim`den dinleyelim:
"Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım etmiştir. Kafirler onu iki kişiden biri olarak (Mekke`den) çıkarmışlardı. Onlar mağarada iken O arkadaşına `üzülme, Allah bizimledir.` diyordu. Allah ona (sükunet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin göremediğiniz ordularla kuvvetlendirdi ve kafirlerin sözünü alçalttı. Allah`ın sözü ise yücedir. Allah Aziz ve hakimdir, üstündür ve hikmet sahibidir." (Tevbe /9,ayet:40)
Mağarada 3 gün kaldıktan sonra Medine`ye doğru yola koyuldular. Müşrikler yine takipteydi. Kendine güvenen Süraka adında birisi devesiyle yaklaşmak üzereyken deve kumlara gömüldü. Bir kaç kez denedi olmadı. Sonunda o da anladı bunda bir iş var diye. Sonra Peygamberimizden özür diledi...
13- Bedir, Hendek, Hudeybiye, Hayber ve Mekke`nin fethi gibi pek çok savaşta müslümanlar Allah (cc)`in yardımıyla muzaffer oldular. Bedir savaşında müşrikler 1000 (bin), müslümanlar ise 305 - 313 kişiydi. Her safhası mucizelerle dolu ve uzun. Çok ayeti "Andolsun ki sizler güçsüz olduğunuz halde Allah Bedir`de size yardım etti. Allah`tan korkun ki şükretmiş olasımız.
O zaman sen müminlere şöyle diyordun: `İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi yeterli değil midir?`
Evet, siz sabır gösterir ve Allah`tan korkarsanız, onlar (düşmanlar) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, beş bin melekle sizi takviye eder." (Alı İmran süresi /3, ayet:123-125)
Ayetler devam ediyor, ama bir cümle çok manidar:
"Yardım, zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır." (Alı İmran /3, ayet:126)
Sonuç: İnsan sayısı az da olsa 3 bin, 5 bin melekle Allah (cc) `in desteklediği müminler zaferi kazandı.
"( O gün) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Bunu müminleri güzel bir imtihanla denemek için yaptı. Şüphesiz Allah işiten ve bilendir." (Enfal süresi/8, ayet:17)
Yine burada sevgili Peygamberimiz yerden bir avuç toprak alarak düşmanın üzerine doğru serpti, göremediler ve bozguna uğradılar. Buna işaret edilmektedir.
Bu ayetlerden önceki 8 ayet de bu konudan bahseder. (Enfal /8, ayet:9-16) Ki, bu ayetlerde: "müminlerin imdad diye yardım beklemeleri ve Allah`ın onlara binlerce melekle yardım etmesi, müşriklerin kalbine korku salması, güvenli bir uyku ve yağan yağmurla desteklenmeleri..." anlatılıyor.
İşte onun için Mehmet Akif de Allah (cc)`in yardımı ve O`nun manevi ordularıyla kazanılan Çanakkale Zaferi`ni Bedir Savaşı`na benzetiyor. Daha doğrusu (mübalağa-i guluv) olarak "Bedr`in Arslanları ancak bu kadar şanlıydı." diyor. (Bu ayrı bir konu olduğu için detayına girmiyoruz.
14- Yine Hendek Savaşında bir anda gelen şiddetli bir rüzgar, bir fırtına düşman çadırlarını sökmüş, ateşlerini söndürmüş, atlarını ürkütmüş, onları toza - dumana boğmuştu. Müslüman askerlerin etrafında görülmeyen askerlerden tekbir sesleri duyuluyordu. Sonunda düşman perişan oldu.
"Ey İman edenler, Allah`ın size olan nimetini hatırlayın. Hani size ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgar ve sizin göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi." (Ahzab süres /33, ayet:9-20)
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, daha çok ayeti kerime var. Ama çok uzadı, bu kadarla iktifa edelim.
Bütün mes`ele, insanların yan gelip yatarak değil, çalışarak, üzerlerine düşeni yaparak gerekli maddi, manevi her türlü tedbiri almak, sonra da Allah (cc)`a teslim olmak, güvenmek; O`nun yardımına layık olmak ve O`ndan yardım beklemek!..