Bir önceki yazımızda Çanakkale Zaferi nedeniyle manevi ordulardan, yerlerin ve göklerin ordularının Allah (cc)` a ait olduğundan bahsetmiştik.
Nedir bu "Allah`ın Orduları"? Sayıları ne kadardır? Her şey olabilir ve sayılamayacak kadar çok. Ama Kur`an-i Kerim`in ayetleri ışığında ve tarihteki olaylara göre şunlar olabilir:
Melekler, şehitler, rüzgar, fırtına, kasırga, gök gürültüsü, korkunç bir ses, çığlık, deprem, tufan, sıcak, soğuk, yağmur, deniz, aşırı soğuk ve sıcak, sel baskınları, güven, korku, salgın hastalık, kıtlık, kuraklık, pahalılık, gelir darlığı, zalim, çekirge, haşere, kuş, örümcek, sinek, virüs, vesaire...
Elbette ki galip gelecek olan O`nun ordularıdır. Nitekim şöyle buyuruyor:
"Elbette ki bizim ordumuz galip gelecektir." (Saffat süresi / 37, ayet: 173)
Tarihi hadiselerden (bazılarından) kısaca bahsedelim:
1- Nuh (as)`un 950 yıl aralarında kaldığı (Ankebut süresi/29,ayet:14) insanları uyarmasına rağmen putlarını bırakıp tevhide gelmeyenler Tufan hadisesiyle azgın sularda boğularak helak oldular. (Hud süresi /11, ayet:25-49. Nuh (as)`un 40 yaşında Peygamber olduğu, 950 sene insanları tevhide davet ettiği ve Tufan`dan sonra da 60 sene yaşadığı ifade edilir. Hak Dini Kur`an Dili,c:5,s:3768)
2- Hud (as)` un tevhid çağrılarına kulak tıkayan putperestlerin, bulutla gelen bir rüzgarla helak olduklarını Kur`an-i Kerim haber veriyor. (Ahkam süresi / 46, ayet:24-25)
3- Salih (as)` in Peygamber olarak gönderildiği Semud kavmi de bütün uyarılarına rağmen azgınlıklarına devam ettiği için korkunç bir ses, çığlıkla helak edildi.
"Onları sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı. Yaptıkları kendilerine hiç bir fayda vermedi." (Hicr süresi /15, ayet:83-84)
"Biz onların üzerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler." (Kamer süresi /54, ayet:31)
4- İbrahim (as) insanları putlara tapmaktan, vaz geçirip, bir olan Allah (cc)`a ve tevhid inancına davet ettiği halde vazgeçmediler. Sonra putları kırıp baltayı da büyük putun boğazına asan İbrahim (as)`i elini- kolunu bağlayarak ateşe attılar ve o kocaman ateş onu yakmadı.
"Biz ( yüce Allah), `EY ATEŞ, İBRAHİM İÇİN SERİNLİK VE ESENLİK OL.` dedik." (Enbiya süresi /21, ayet:51-69)
İşte bu! Yüce Allah (cc) emreder de olmaz mı? Burada manevi ordular devreye girer ve gereğini yapar. Nitekim ateş onu yakmadığı gibi orası bir gül bahçesine dönüştü. Ama İbrahim (as) da üzerine düşeni yapmıştı. Onun için böyle sonuçlanmıştı.
5- Lut (as)` un bütün uyarılarına rağmen ahlaksızlık ve sapıklıklarına devam eden kavmi korkunç bir ses, çığlık ve taş yağdıran bir rüzgarla helak edildi.
"Andolsun ki, sabah erken önü alınmaz bir azap başlarına geldi. Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik." (Kamer süresi /54, ayet:34,38; Hud süresi /11, ayet:77-83)
"Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi. Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de işaretli taş yağdırdık." (Hicr süresi /15, ayet:73,74)
"Sonra diğerlerini helak ettik." (Şuara süresi /26, ayet 172
6- Ölçü ve tartıya dikkat etmeyen, hile yapan ve kul hakkı yiyen Eyke halkı, kendilerine Peygamber olarak gönderilen Şuayip (as)` in uyarılarını dinlemediler ve buluttan yağan ateşle helak edildiler.
"O`nu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o muazzam bir günün azabı idi." (Şuara süresi /26, ayet:176-191)
Eykeliler azap isteyince güneş 7 gün müthiş bir sıcaklık verdi. Bu sırada bir bulut geldi, serin bir rüzgar esti. Eykeliler bulutun altında toplandı ve bir anda buluttan ateş yağdı ve Eyke yeryüzünden silindi. (Beyzavi tefsiri, ||, 187; Tecrid Tercemesi, |X,155)
İşte böyle, yüce Allah (cc) isterse haksızlık ve azgınlık yapanlara serinlik bekledikleri buluttan ateş yağdırır. O`nun için asla hiç bir zorluk yoktur.
7- Bir kahin (falcı)`in Firavn`a :" İsrail oğullarından dünyaya gelecek bir erkek çocuğun onun saltanatını yıkacağını" söylemesi üzerine "Firavn o yıl doğan bütün erkek çocukları boğazlayarak öldürüyordu." (Bakara süresi /2, ayet:49; Kasas süresi /28, ayet:4, bu hususu açıklar.)
İşte tam o yıl da Musa (as) dünyaya geldi ama Firavn`ın sarayında yetiştirildi. Şöyle ki:
"Musa`nın annesine: `Onu emzir, zarar geleceğinden korktuğunda onu suya (Nil nehrine) bırak. Korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu Peygamber`lerden biri yapacağız." (Kasas süresi/28, ayet: 7)
"Bir Zaman vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik. Musa`yı sandığa koy; sonra onu suya bırak; su onu kıyıya atsın da, benim de onun da düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa,sevilmen ve) nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim." (Taha süresi /20, ayet:38-39)
Annesi aynen öyle yaptı ve çocuğunu sandığa koyup Nil nehrine bıraktı. Firavn ve hanımı Asiye sandığı görüp aldılar ve çocuğu sevdiler.
Firavn`ın hanımı : "Benim de senin de gözün aydın olsun. Onu öldürmeyiniz. Belki bize faydalı olur. Yahut onu evlat ediniriz dedi." (Kasas süresi /28, ayet:9)
Firavn`ın hanımı Musa (as)`yı sevmişti. Çünkü onu Allah (cc) sevdirmişti. Musa (as)`nin ablası uzaktan takip ediyordu ve ona bir süt anne arandığını öğrenince:
"Hani kız kardeşi gidip `ona bakacak birini size bulayım mı?` diyordu.Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik." ( Taha süresi /20, ayet:40)
İşte böylece öz annesi saraya alındı ve Musa (as) hem öldürülmekten kurtuldu ve hem de sarayda yetiştirildi. Hz. Allah (cc) nelere kadir, değil mi?..
Musa (as) büyüdü, Peygamber oldu ve Firavn`la büyük mücadele başladı. Hadise uzun ve çok ayeti kerime var. Ama özetin özeti şu:
Sonunda sabah güneş doğarken Firavn ve ordusu Musa (as) ve ordusunu denizin kenarında yakalamak üzereydi. İnananlardan önde deniz, arkada düşmanı görenler üzüldüler ve "işte yakalandık!" dediler (Şuara /26,ayet:61; Yunus /10, ayet:90)
Musa (as): "Hayır, Rabbim benimle beraberdir ve elbette bana yol gösterecektir,dedi." (Şuara 26,ayet:62)
Devamını ayetlerden dinleyelim:
"Bunun üzerine Musa`ya asan (baston) ile denize vur diye vahyettik.( Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı). Her bir bölük koca bir dağ gibi oldu.
Diğerlerini de oraya yaklaştırdık. (Firavn ve ordusu,açılan yollara girdiler)
Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini (Firavn ve ordusunu) suda boğduk." (Şuara /26, ayet:63-66)
Firavn, boğulacağını anlayınca: "ben de inandım." dedi. Ama fayda vermedi. Fakat boşa da gitmedi. Yüce Allah (cc) şöyle buyurdu:
"Bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız ki senden sonrakilere ayet (ibret) olsun diye!" (Yunus/10, ayet:90-92)
O isterse, suda veya sıcak kumların içinde cesedi bozulmadan koruyamaz mı?
Nitekim binlerce yıl sonra Firavn`ın cesedi secdeye kapanmış durumda Kızıl Deniz`in kenarında kumların içinde hiç bozulmadan bulunmuştu. (Şu anda Londra`da British Museum`da sergilenmektedir.)
(Devam edeceğiz.)