Ülkemizde Milli Eğitim ve öğretmenler sık sık gündeme gelen, üzerinde çalışma yapılan bir alan. Belki de her yasama döneminde masada bulunan, konu hakkında yeni yasalar çıkarılan bu devasa alan, elbette ihmal edilemeyecek kadar önemlidir ki sık sık gündeme getirilmesi de bu konuda hassas olunduğunun bir göstergesidir.
Maarifdeki olumsuz gidişata dur demek adına son dönemde özellikle kadrolarda köklü değişikliklere gidilmiş, neredeyse tüm il ve ilçe müdürleri yenilenmiş, okul müdürleri de yeniden değerlendirmeye tabi tutularak gözden geçirilmiş/geçirilmektedir.
Bakanlıkça her yıl binlerce öğretmen atanmakta, yüzlerce okul yapılmakta, ar-ge çalışmaları ile yeni yöntemler belirlenerek eğitime bir hareketlilik getirilmeye gayret edilmektedir.
Bu söylenenlere farklı ilaveler yaparak alınan tedbirleri çoğaltabiliriz lakin varoş diye nitelendirilen kenar mahalle okullarının “öğretmen eksikliği problemi” ni ne yazık ki bir türlü çözemedik. Çok kere söyledim, yazdım bir kez daha ifade etmek istiyorum:
Dezavantajlı mahallelerde yaşayan çocukları belki de bilmeden ihmal ediyoruz. Sınıfları kalabalık, öğretmenleri sık sık değişiyor, dolayısıyla böyle yerlerden çıkması muhtemel süper beyinleri ve yetenekleri de kaçırıyoruz.
Bu bölgelerde bulunan öğrencilerin o kadar büyük sorunları var ki, öğretmenler yetmekte ve mücadele etmekte zorlanmaktadırlar. Üstelik sık öğretmen değişimi olduğu için ve diğer keyifli bölgelerde/okullarda öğretmenlik yapanlarla aynı haklara sahip olunduğu için bu okulların öğretmenleri hemen yasal süreyi doldurup buralardan kaçmanın planlarını yapmaktadırlar.
Dağılmış aileler, Anadolu’dan yeni gelen çocuklar, ihtiyaç sahipleri, şiddet gören, çalıştırılan yavrular, madde kullananlar, çok çocuklu aileler, hastalığından dahi haberi olmayan bireyler…
Bu listeyi uzatmak mümkündür. Varoş okullarında bu sorunlarla genç öğretmenler boğuşup durmaktadır. Genç öğretmenler diyorum zira böyle okullarda tecrübeli öğretmen neredeyse bulunmaz. Bu tip kurumlarda her yıl gününü tamamlar tamamlamaz tayin isteyen, ya da eş durumu mazereti ile buradan kaçan onlarca öğretmen bulunmaktadır.
Ne yapılmalı?
Bu okullarda çalışan öğretmenlerin özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır. Örneğin ek derslerde _ oranında yapılacak bir artırım dahi çok önemli bir değişime sebep olabilir.
Kurulacak bir komisyon illerdeki okulları derecelere ayırır; mesela kurumlar üç derece ile nitelendirilebilir. Birinci derece okulları merkezi ve avantajlı okullardır, bunlar için mevcut durum korunmalıdır. Çünkü oradaki öğretmenler zaten iyi şartlarda öğretmenlik yapmaktadırlar ve eğitim ortamı bakımından hiçbir sıkıntıları da yoktur.
İkinci derece okullar için az bir iyileştirme ve üçüncü tip okullar için ise öğretmenleri bu bölgelerde tutacak tarzda bir düzenleme yapılabilir.
İnanıyorum ki yapılacak bu çalışma ile buralarda tecrübe kazanan öğretmenler varoşların çocuklarından yeni yetenekler, beyinler tespit edeceklerdir. Çevreyi daha fazla tanıyacakları için bu bölgelerin normalleşmesi adına, özellikle bağımlılık gibi yine bu bölgelerin en büyük sıkıntısını teşkil eden uyuşturucuyla mücadelede de önemli mesafeler alınacaktır.
Varoş bölgelerinin sesi az çıkar, bu insanlar nasıl ses vereceklerini dahi bilmezler. Ancak acizane duyarlı bir muallim olarak yıllardır ihmal edilen, ezilmiş insanların çocuklarıyla alakalı devlet bakımından çok basit olan bu çalışmanın yapılması özellikle uyuşturucu tartışmalarının yoğun olduğu şu günlerde fevkalade manidar olacaktır.
Mecliste torba yasası da gündemde iken bunun yasaya ilave edilmesi de yerinde bir karar olacağını zannediyorum.
Merkezi bölgelerde öğretmen yığılmaları olurken ve buralarda bazı öğretmenler girecek ders dahi bulamazken ihmal edilmiş kenar mahalle okullarıyla alakalı acilen bir çalışma yapılarak bu değişime imza atılmalıdır.
Görülecektir ki bu çözüm bu tip kurumları cazip hale getireceği gibi öğrencilerde ve velilerde de muazzam bir değişime sebep olacaktır.