Gazze’de yaşanan vahşet hepimizi derinden yaraladı. Üç İsrail askerinin fail-i meçhul bir şekilde öldürülmesinin akabinde yaşananlar; çoluk-çocuk, kadın-yaşlı demeden Gazze’ye ölüm yağdırılması tabir-i caizse Ramazanımız’ı bozmuştur.
Yetimler, öksüzler, dullar, yaralılar…
Korkulu gözlerle sağa sola bakan, elindeki çikolotasına sıkı sıkıya sarılarağzı burnu kan revan içindeki minik yavrular…
Evi barkı yıkılmış, aç biilaç, susuz masum bedenler. Gazze yüreklerin dayanamayacağı kadar masum ve çaresiz. Önümüz bayram ancak “bayramsa bayramınız mübarek olsun!” diyerek zulme isyanımı zahir etmek istiyorum. Sadece “lanet olsun!” diye bağırmak ve başka hiçbir şey yapamamak ne büyük bir acziyettir.
Okulları Sesi Gazetesi baskıya hazırlandığı esnada Vahşi İsrail’in korkak askerleri, “bir kurşunla iki can öldür” aşağılık mantığı ile sığındıkları teknolojinin ardından, Müslüman düşmanlıklarını göstermek için bebek, çocuk, kadın, masum insan avına çıkıyorlardı.
İsrail askerlerinin çok korkak oldukları yüzlerine yansımıştı zira sadece bu dünyalık bir inançları var. Ahiret ise onlar için yakıcı ve azap dolu…
Kalemin ve düşüncenin lal olduğu büyük bir ızdırap hali... Hani Mehmet Akif’in:
“Yâ Râb! Bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!”
Diye başlayan ve:
“Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!”
Şeklinde biten şiiri aklıma geliyor. Bir kez daha okuyorum ve Dünya’da hiçbir şeyin değişmemiş olmasına lanet ediyorum içimden. Daha sonra da “Ben Filistinli Çocuk” şiiri takılıyor hafızama…
Bir de onu okuyup-dinliyorum; duygularımı tarifte zorlanıyorum tekrar söz susuyor, su konuşuyor:
Ben Filistinli çocuk, yoksul, aç
Bir dilim ekmeğe, bir yudum suya muhtaç.
Ben Filistinli çocuk
Açsa çiçekler görmez gözüm
Bana silah uzanır gül ve çiçek yerine
Burada gül değil gülleler vardır
Ben Filistinli çocuk
Unuttum oynamayı, unuttum oyuncakları
Bir tek oyun var bildiğim, sapan ile savaşmak
Silahtan başka oyuncak da görmedim zaten
Ben Filistinli çocuk
Doğduğumda kendimi savaşın içinde buldum
Gözümden yaş değil kan gelir
Ben dövüşürüm zulmün tahtına karşı
Oyun nedir tatmadım ben, benim oyunum savaşmak
Hem oyunda vurulursan ebe olunur
Ben vurulunca şehit olurum
Ben Filistinli çocuk
Ne zaman duyulacak feryadım
Ne zaman duyulacak ahım, ne zaman
Ne zamanı yok artık, düşünecek vakit de
Sen okula başladığında ben savaşta olacağım
Kitap, defter göremeden
Kuş nedir, çiçek nedir, sevgi nedir bilemeden
Ben Filistinli çocuk
Söyleyin nedir benim günahım
Ne zaman duyulacak feryadım
Ne zaman duyulacak ahım, ne zaman
Vatanında garip, esir, gülmeyi unutmuş
Gözünden boncuk boncuk yaş değil kan gelen
Çocuklar da olduğunu bilmenizi isterim
Ey yeryüzü çocukları, insanlık ölmesin diyenler
Kardeşsek eğer gelin de beraber gülelim
Beraber oynayalım beraber yaşayalım
Yazarının kim olduğunu bulamadığım lakin izlerken teessürün ve ızdırabın zirve yaptığı bu şiiri, okuyucu ile paylaşmak ve acizane yaşadığım halet-i ruhiyeyi herkese yaşatmak istedim.
Bir ayet meali ile bitirelim:
“…Zalimler ne acı bir akıbetle yüz yüze geleceklerini yakında anlayacaklardır”(Şuara 227)