Esenler Atışalanı Ortaokulu Müdürü MEHMET YEŞİLKAYA: Din ayfon mudur?

Esenler Atışalanı Ortaokulu Müdürü MEHMET YEŞİLKAYA: Din ayfon mudur?

Esenler Atışalanı Ortaokulu Müdürü MEHMET YEŞİLKAYA: Din ayfon mudur?

            Yıllar önce Tolstoy'a ait bir hikaye okumuştum, mealen şöyleydi: Papazın biri yüksekçe bir tepenin başında bulunan bir kilisenin bahçesinde, etrafı seyrederken gökten bir nur belirdiğini ve Hazreti İsa'nın yeryüzüne indiğine şahit olur. Nurlar içinde kilisenin bahçesine inen Hazreti İsa'nın indiğini gören papaz, hemen inandığı peygamberin yanına gider ve şunu söyler:

-"Ey İsa, senin gökten indiğine kendi gözlerimle şahit oldum ve sana inanıyorum. Biz burada bir düzen kurduk, bu düzen içinde insanları idare ediyoruz. Günahlarını affedip, cennetten yer bile satıyoruz." dedikten sonra göğsünden hançerini çıkarıp devam etti: "Şimdi geldiğin gibi git ve sakın bizim düzenimizi bozma. Yoksa seni şuracıkta öldürürüm."

            Zaman zaman insanlardaki din algısının değişmesinin tek sebebi dini kendine göre yontan inananlardır,  ya da inandıklarını zannettiklerimiz. Mürşid (!) her akşam peygamberle istişare eder, güncel meselelerde stratejik rüyalar görür veya peygamberden talimat alırsa, biat kültürüyle yetişen müritler de talimatları Allah'tan gelmiş gibi sorgusuz sualsiz harfiyyen yerine getirmek için elinden geleni yapar. Dini, insanların tekelinden çıkarıp, Kur'an ve sünnet ışığında yaşamaya başladığımızda, dünya ve ahiretimizi güzelleştirecek tek kurtarıcının dinimiz olduğunu anlarız. İslamı kullanan, din tüccarlığı yapanların verdiği zararı da en aza indirmiş oluruz.

            İnsanlara dini eğitim verilmediğinde, dinden uzaklaşıldığında birileri bu boşluğu doldurur. Kendine göre bir din algısı oluşturur ve insanları yönlendirir. Seksen yıldır yaşanan darbeler, kadın katillerinin artışı, aklı zorlayan dini (!) hareketler ve grupların varlığı ülkedeki dini eğitim eksikliğinden kaynaklanıyor. "Yanlış yaparsan, seni kılıcımızla doğrulturuz Ya Ömer" diyebilen bilinçli Müslümanların sayısının artışı, dini eğitim verilmesi ile mümkündür.

            Dini anlamda yanlış sayılabilecek örnekleri gören eğitimsiz gruplar ile serbest, düzensiz ve kuralsız bir hayat arzu edenlerin ortak fikri ise dini eğitim verilmemesidir. Bizler, dini eğitimin artması ve insanların bilinçlenmesi için çaba gösterirken, diğer bir kesim ülkede dini eğitim verildiği gerekçesiyle eğitim sistemini protesto edebiliyorlar. Protesto edenlerinin halini gördükçe de dinin değil, dinsizliğin bir afyon olduğunu daha iyi anlıyorum. Yine güzel bir kitaptan güzel bir örnek hikaye ile dini eğitimin gerekliliğine değinelim:

            İki kardeş yolculuk yaparken bir yol ayırımına varırlar. Bir bilge çıkıp der ki: -"Şu sağ yolun vardığı yerde düzene uyma mecburiyeti vardır. Güvenli ve kuralların olduğu bir yerdir. Sol yol ise düzensizliğin ve hürriyetin sınırsız olduğu yere varır. Güvenli bir yer değildir."  İyi kardeş sağ yolu tercih eder ve rahata erer. Güvenli, düzenli ve kurallara uygun yaşar. Diğer kardeş ise hürriyet ve serbestlik hevesiyle sol yolu tercih eder. Vardığı yerde başına bir bela gelir. Beladan kaçarken bir kuyuya düşer. Kuyunun yarısına kadar düşerken eli bir ağaç dalına çarpar ve ağaca tutunur. Görür ki ağacın köklerini biri siyah biri beyaz iki fare kemiriyor. Aşağı bakar, kuyunun dibinde ağzını açmış bir ejderha. Adamın içine düştüğü durum tam bir çıkmaz iken, adam ağaçtaki birbirinden güzel meyveleri görür ve meyvelerden yemeğe başlar. Bu adamın ahmaklığına ne dersiniz. Bir yandan ağacı kemiren fareler, diğer yandan ejderha ve çıkışı mümkün olmayan bir kuyunun içinde adamın daldığı zevke bakın. İşte o kuyu dünya hayatıdır. Ağacı kemiren iki fare gece ile gündüzdür. Ağaçtaki meyveler dünyevi zevklerdir, ağaç ise ömrümüzdür. Bizler de maalesef dünya zevkine dalmışız.(8.Söz'den çeviri)

            Ömrümüzün geri kalan kısmının her gün biraz daha azaldığı kısacık dünya hayatında, yaratılış amacımızı sorgulayıp insana hizmet etmemiz gerekirken, bazıları hala eğitim sistemine dini derslerin eklenmesini protesto edebiliyorlar. Bu da, hak ile batılın mücadelesinin eğitimdeki yansımasıdır. Temel dini bilgileri edinmek, yüce kitabımızı anlamak, efendimizin hayatını bilmek her Müslüman için gereklidir, ders olarak okullarda okutulması da güzel bir uygulamadır. İslam'ın seçmeli ders olarak sadece isteyenlere verilmesini protesto etmek demek, özgürce yapılan ders seçme hürriyetini de engelleme girişimi anlamına gelmektedir. Cahiliye dönemine özlem olarak değerlendirdiğim bu girişimler bir afyondur, reçetesi de dini eğitime biraz daha ağırlık verilmesidir.




EĞİTİMCİ VE YAZAR İLYAS TEKİN: EĞİTİM VE AHLAK

NADİRE KONUK VE ALİ OĞUZ KONUK HALK OYUNLARI EKİBİ...

ÇEKMEKÖY HÜSEYİN AVNİ SİPAHİ ORTAOKULU?NDA EĞİTİM...

Minik yüreklerden Mehmetçiğe destek

4 YILDIR OKULLARIN SESİ`YİZ

ERASMUS projesi

İsmail Altok: ANNEM , BABAM VE BEN ”KARNEMİZİ “ AL...